Yine bol güneşli, bol denizli, bol kahkahalı ve tabii ki de bol müzikli bir yazı daha geride bıraktık. Şahsen geriye dönüp baktığımda büyük çoğunlukla güzel hatıralar biriktirmişim bu yaz. Bu güzel hatıraların hemen her birine de en az bir şarkı eşlik etmiş. Nietzsche’nin “Müziksiz bir hayat hatadır” sözü geliyor aklıma. Müziksiz bir hayat hataysa, müziksiz bir yaz hata dahi olamayacak kadar imkânsız sanırım. En azından ben ve benim gibiler için…
Müziği yalnızca yazın dinleyenlerden değilim elbet, eminim sizler de öyle değilsinizdir. Ama malum, yaz birçoğumuz için işe güce, günlük telaşelerimize ara verdiğimiz; tatile çıktığımız; yani kendimize daha fazla vakit ayırabildiğimiz bir dönem. Dolayısıyla isteyip de bir türlü okuyamadığımız kitaplar gibi sindire sindire dinleyemediğimiz albümleri, şarkıları da hep yaza saklıyoruz. Yeni çıkan parçaları daha yakından takip edebiliyoruz. Gözümüzden, kulağımızdan kaçan, tesadüf eseri duyup “aaa bu ne zaman çıktı?” dediğimiz şarkıların sayısı azalıyor yaz boyunca.
Müziği yalnızca yazın dinleyenlerden değilim elbet, eminim sizler de öyle değilsinizdir. Ama malum, yaz birçoğumuz için işe güce, günlük telaşelerimize ara verdiğimiz; tatile çıktığımız; yani kendimize daha fazla vakit ayırabildiğimiz bir dönem. Dolayısıyla isteyip de bir türlü okuyamadığımız kitaplar gibi sindire sindire dinleyemediğimiz albümleri, şarkıları da hep yaza saklıyoruz. Yeni çıkan parçaları daha yakından takip edebiliyoruz. Gözümüzden, kulağımızdan kaçan, tesadüf eseri duyup “aaa bu ne zaman çıktı?” dediğimiz şarkıların sayısı azalıyor yaz boyunca.
Yeni şarkılarıyla 2015 yazına damgasını vuranlar yine çoğunlukla aşina olduğumuz isimlerdi. Benim de pek çok yeni favorim oldu bu yaz; listelesem belki 100’ü bulur. Ama bu köşede ilk 3’ümden bahsetmekle yetineceğim.
BU YAZ DA GÜLŞEN, HEP GÜLŞEN
2015 yazı deyince benim 1 numaram tabii ki Gülşen ve "Bangır Bangır". Bazı şarkılar sizi daha ilk dinlemede yakalar ve o hızla da tükenir gider. Ancak “Bangır Bangır” beni tüm yaz boyunca havalara uçurdu. Halen topluluk içinde bir yerlerde kulağıma çalındığında zor anlar yaşıyor, vücudumu kontrol altında tutmaya çalışıyorum. Kalbimde hedefi 12’den vuran müzik üzerimde böyle tehlikeli etkiler yaratabiliyor işte.
Şarkının, kaşık havasıyla başlayan, Ozan Çolakoğlu’nun ellerinden çıkmış usta aranjesi bu başarıda büyük etken ama burada Gülşen’in, söz yazarı ve besteci olarak özellikle son birkaç albümünde gösterdiği yüksek performansın da altını çizmek gerek. Gülşen sıradan bir konuyu, dolaylı ve kıvrak bir dille, esprili bir şekilde anlatabilme yeteneğine sahip özel bir şarkı yazarı. “Yavrum kaldır kollarını, teslim ol etrafın sarılı” diyerek bir polis edasıyla sevgiliyi köşeye sıkıştırmak nereden baksanız heyecan verici ve şüphesiz ki Gülşen gördüğümüz en tatlı “kötü polis”.
Şarkının, kaşık havasıyla başlayan, Ozan Çolakoğlu’nun ellerinden çıkmış usta aranjesi bu başarıda büyük etken ama burada Gülşen’in, söz yazarı ve besteci olarak özellikle son birkaç albümünde gösterdiği yüksek performansın da altını çizmek gerek. Gülşen sıradan bir konuyu, dolaylı ve kıvrak bir dille, esprili bir şekilde anlatabilme yeteneğine sahip özel bir şarkı yazarı. “Yavrum kaldır kollarını, teslim ol etrafın sarılı” diyerek bir polis edasıyla sevgiliyi köşeye sıkıştırmak nereden baksanız heyecan verici ve şüphesiz ki Gülşen gördüğümüz en tatlı “kötü polis”.
SONUNDA AYNUR AYDIN'LA BARIŞTIM
Benim geçtiğimiz yaz 2 numaram Aynur Aydın’ın son teklisi "Günah Sevap" oldu. Kendisinin, daha önce hiçbir şarkısını bu kadar benimsememiştim doğrusu. Hatta itiraf edeyim, Aynur Aydın’ın Türkçe söylediği şarkıları fazla yapay bulduğum da olmuştu. 2012 yılında şarkılarını ilk dinlediğimde şarkı sözlerinin, müziğinin üzerine oturmadığını; kulağa yabancı bir dilden çevrilmiş gibi geldiğini düşünmüştüm. Nitekim de öyleymiş, hemen sonra öğrendim.
Şarkıcı “12 Çeşit La La - 12 Ways to La La” adlı ilk albümünü İngilizce ve Türkçe 2 CD olarak piyasaya sürmüş. Yabancı söz yazarı ve bestecilerden çıkan İngilizce şarkılar, Türk söz yazarlarının çalışmasıyla Türkçeye adapte edilmiş. O albümde Türkçeleştirilen bir iki şarkı (örneğin: Ayrılıklar Mevsimi) beni tatmin etse de albümün geneline bir türlü ısınamamış, büyük oranda iflah olmaz bir Türkçe müzik dinleyicisi olmama rağmen Aynur Aydın’ın İngilizce söylediği diski kendime daha yakın bulmuştum. Ama geçtiğimiz yaz kendisi tek bir şarkıyla aramızdaki buzları yıktı. Abartmıyorum, "Günah Sevap" bence bu yılın ve hatta belki de tüm 2000’lerin, en iyi Türkçe sözlü dans parçasıdır. Sözleri yazan Habil Ceyhan, besteyi yapan Murat Güneş ve aranjeye imzasını atan Erhan Bayrak bu şarkıda adeta muhteşem üçlüyü oluşturmuşlar. Teker teker tebrikler…
Aynur Aydın bu şarkıyla çıtasını oldukça yükseltti ve benim için “bir sonraki çalışmasında ne yapacağı merak edilenler” listesine girdi. Hadi bakalım.
Şarkıcı “12 Çeşit La La - 12 Ways to La La” adlı ilk albümünü İngilizce ve Türkçe 2 CD olarak piyasaya sürmüş. Yabancı söz yazarı ve bestecilerden çıkan İngilizce şarkılar, Türk söz yazarlarının çalışmasıyla Türkçeye adapte edilmiş. O albümde Türkçeleştirilen bir iki şarkı (örneğin: Ayrılıklar Mevsimi) beni tatmin etse de albümün geneline bir türlü ısınamamış, büyük oranda iflah olmaz bir Türkçe müzik dinleyicisi olmama rağmen Aynur Aydın’ın İngilizce söylediği diski kendime daha yakın bulmuştum. Ama geçtiğimiz yaz kendisi tek bir şarkıyla aramızdaki buzları yıktı. Abartmıyorum, "Günah Sevap" bence bu yılın ve hatta belki de tüm 2000’lerin, en iyi Türkçe sözlü dans parçasıdır. Sözleri yazan Habil Ceyhan, besteyi yapan Murat Güneş ve aranjeye imzasını atan Erhan Bayrak bu şarkıda adeta muhteşem üçlüyü oluşturmuşlar. Teker teker tebrikler…
Aynur Aydın bu şarkıyla çıtasını oldukça yükseltti ve benim için “bir sonraki çalışmasında ne yapacağı merak edilenler” listesine girdi. Hadi bakalım.
KIRK YILDA BİR GİBİSİNİZ BEYLER
“Ayarı yok harbi, kırk yılda bir gibisin!” Bu yaz bu cümleyi hayali birine söyledim, durdum. Benle hemfikir misiniz bilemem ama bence her şeye tepki diye dünyaya gelmiş, o eşsizlikte bir insan yoktur; o yüzden bu şarkının sözlerini bu kadar sevdim/sevdik belki de. Yani hoş bir hayalden bahsettiği için... Bu şarkıda Murat Dalkılıç’a ilk tebriğimi bu nefis sözler için göndereyim.
Emrah Karaduman sound’u diye bir şey var artık. Farklı isimlerin şarkılarına yaptığı düzenlemelerin ardından kendi adına çıkardığı ilk albümü Toz Duman’da farklı tarzını iyiden iyiye oturtup tescillemiş oldu ve bence Emrah Karaduman’ın aranjesini yaptığı bir şarkıda yorumcunun da işi zor, çünkü ses altyapı altında ezilip yok olma tehlikesiyle karşı karşıya hep. Ancak Murat Dalkılıç bir yorumcu olarak bu şarkının da altından gayet iyi kalkmış ve benim kendisine ikinci tebriğim de bu sebepten.
“Kırk Yılda Bir Gibisin”in bestecisi ve aranjörü olan Emrah Karaduman’a dönersek… Başarılı müzik adamı, bugün Türkiye’de popüler müziği bir adım öne taşıyan, müziğe yön veren sayılı isimden biri. Onun işlerini dinlemek insanda ayrı bir heyecan ve coşku uyandırıyor. Şu an için kendisine başarılarının devamını dilemekten başka bir yorumda bulunmayı yersiz buluyorum. Yolun açık olsun hemşerim. :-)
Emrah Karaduman sound’u diye bir şey var artık. Farklı isimlerin şarkılarına yaptığı düzenlemelerin ardından kendi adına çıkardığı ilk albümü Toz Duman’da farklı tarzını iyiden iyiye oturtup tescillemiş oldu ve bence Emrah Karaduman’ın aranjesini yaptığı bir şarkıda yorumcunun da işi zor, çünkü ses altyapı altında ezilip yok olma tehlikesiyle karşı karşıya hep. Ancak Murat Dalkılıç bir yorumcu olarak bu şarkının da altından gayet iyi kalkmış ve benim kendisine ikinci tebriğim de bu sebepten.
“Kırk Yılda Bir Gibisin”in bestecisi ve aranjörü olan Emrah Karaduman’a dönersek… Başarılı müzik adamı, bugün Türkiye’de popüler müziği bir adım öne taşıyan, müziğe yön veren sayılı isimden biri. Onun işlerini dinlemek insanda ayrı bir heyecan ve coşku uyandırıyor. Şu an için kendisine başarılarının devamını dilemekten başka bir yorumda bulunmayı yersiz buluyorum. Yolun açık olsun hemşerim. :-)