Bu hafta hem arkadaşlarımı ziyaret etmek için hem de İstanbul’un soğuk havasından kaçıp güneydoğunun hala soğumamış havasına sığınmak için beş gün boyunca Antep ve Hatay’daydım. Bu haftaki yazımda da Türkiye’nin doğu illeri hakkındaki genel görüşlerimi ve bu illerin şu anki durumlarını sizlere ilk gözden aktarmak istedim. İlk göz ben oluyorum, gördüğüm için tabii ki.
Ay bir kere çok da fazla gelişmemiş olduğu havaalanından belli. Ayol küçük olmasını geçtim ama çok da sakin olmayan bir havaalanı için o nasıl bir binadır yahu? Hayır, uçaktan inip terminale yürüyerek gidilmesi de cabası. Ama uçaktan inerken bile doğuya geldiğimiz hemen anlaşılıyordu. Daha uçak durmadan piste iner inmez insanlar neden kemerlerini hemen çıkarıp koridora diziliyorlar anlamış değilim. Eninde sonunda uçağın yanaşmasını beklemeyecek misin? Bekleyeceksin! E o zaman, nedir bu acele?
Ay bir kere çok da fazla gelişmemiş olduğu havaalanından belli. Ayol küçük olmasını geçtim ama çok da sakin olmayan bir havaalanı için o nasıl bir binadır yahu? Hayır, uçaktan inip terminale yürüyerek gidilmesi de cabası. Ama uçaktan inerken bile doğuya geldiğimiz hemen anlaşılıyordu. Daha uçak durmadan piste iner inmez insanlar neden kemerlerini hemen çıkarıp koridora diziliyorlar anlamış değilim. Eninde sonunda uçağın yanaşmasını beklemeyecek misin? Bekleyeceksin! E o zaman, nedir bu acele?
İstanbul’un kozmopolitliğinden dolayı kültürsüz ve görgüsüz insana rastlamak gayet mümkün. Ama yine de daha aklı başında davranan, hapşırırken eliyle ağzını kapatan, otobüslerde gönlünce gırtlağını değişik seslerle temizlemekten kaçınan insanlara rastlamak da mümkün. Ancak maalesef ki doğuda bu tarz insanların oranı giderek artıyor. İnsanlar kafe vb. sosyal alanlarda telefonlarından sesli bir şeyler izleyip dinleyebiliyorlar. Ama kulaklık daha doğuya gitmediyse bir şey diyemem.
Bildiğiniz üzere ülkemizdeki Suriyeli vatandaş sayısı 1 milyonu aştı. Ben İstanbul’da çok fazlalar, tüm dilenciler Suriyeli oldu zannediyordum ama İstanbul yine iyiymiş ya. Hatay ve Antep bildiğiniz küçük Suriye olmuş. Fakirinden zenginine, çocuklusundan tekine kadar bir sürü Suriyeliye rastlamak mümkün. Bir de biliyorsunuzdur bu arkadaşlara istedikleri üniversiteye girme hakkı verildi. Sen uğraş, didin, çalış, üniversiteye gir, sonra ondan daha büyük bir uğraşla mezun ol; millet gelsin hop senin üniversitene sınavsız, dertsiz, tasasız girsin. Hak mı bu?
Hayır arkadaşlar, bakın yanlış anlaşılmasın. Elbette ki savaş kurbanı insanlara yardım edilsin, evler kurulsun, yerleştirilsin, belli ödenekler çıkarılsın falan. Ama üniversiteye giriş hakkı vermek başka bir şey. Bu biraz da burada okumak isteyen gençlerimize haksızlık diye düşünüyorum. Zaten bir şeyler yapabilen Suriyeliler kaçak yollardan da olsa başka ülkelere kaçmaya başladılar. Ama Türkiye’de kalanların toplu halde tek göz oda evde kaldıklarını, yiyecek ekmek bile bulamadıklarını biliyoruz. Üniversiteye sokmadan önce karınları doyurulup bir yere yerleştirilseler daha iyi bence.
Öyle ya da böyle bu ülkede uzunca bir süre daha belli bir kesimin istekleri gerçekleştirilecek. O sebeple biz aslında boşuna konuşuyoruz ama konuşmayıp içimize atmak yerine elemimizi, kederimizi böyle yazılarla azaltmaya çalışıyoruz. Ne çektik ya!
Hayır arkadaşlar, bakın yanlış anlaşılmasın. Elbette ki savaş kurbanı insanlara yardım edilsin, evler kurulsun, yerleştirilsin, belli ödenekler çıkarılsın falan. Ama üniversiteye giriş hakkı vermek başka bir şey. Bu biraz da burada okumak isteyen gençlerimize haksızlık diye düşünüyorum. Zaten bir şeyler yapabilen Suriyeliler kaçak yollardan da olsa başka ülkelere kaçmaya başladılar. Ama Türkiye’de kalanların toplu halde tek göz oda evde kaldıklarını, yiyecek ekmek bile bulamadıklarını biliyoruz. Üniversiteye sokmadan önce karınları doyurulup bir yere yerleştirilseler daha iyi bence.
Öyle ya da böyle bu ülkede uzunca bir süre daha belli bir kesimin istekleri gerçekleştirilecek. O sebeple biz aslında boşuna konuşuyoruz ama konuşmayıp içimize atmak yerine elemimizi, kederimizi böyle yazılarla azaltmaya çalışıyoruz. Ne çektik ya!