Öykü Naz Şenses'in, Zeynep Casalini ve Hakan Girit ile Habertürk için yaptığı söyleşi
"Yolculuk" projesi kapsamında çıkardıkları "Yanımda Kal" isimli tekliyi dinleyicileriyle buluşturan, şarkının klibini de geçtiğimiz 14 Şubat'ta yayınlayan Zeynep Casalini ve Hakan Girit iş birlikteliklerinden dostluklarına, özel yaşantılarından Bodrum’a kadar her şeyi Habertürk Magazin adına Öykü Naz Şenses'e anlattı.
Birlikte sahnedeyken çok rahat hissettiklerini söyleyen ikili, “Birbirimizi eleştiriyor, eksik yanlarımızı söylüyoruz. O yüzden uzlaşamadığımız nokta olmuyor” diyor.
Birlikte sahnedeyken çok rahat hissettiklerini söyleyen ikili, “Birbirimizi eleştiriyor, eksik yanlarımızı söylüyoruz. O yüzden uzlaşamadığımız nokta olmuyor” diyor.
Birlikte yola çıktığınız 'Yolculuk'unuz nasıl başladı?
H.G.: 'Yolculuk', benim Zeynep'le tanışma ve single yapma isteğimin sonucudur. Zeynep tanımadığım fakat beğendiğim bir sanatçıydı. Birlikte çalışmamızın sinerji oluşturacağını düşündüm. Zeynep'le eşi Tahsin aracılığıyla tanıştım ve single çalışmalarına başladık. Single çıkmadan önce de 'Yolculuk'u sahnelere taşıdık.
Z.C.: Hakan bana geldi ve, "Bir şeyler yapalım birlikte" dedi. Sonra sahne çalışmalarımız olmaya başladı. Single'dan önce sahne paylaşımımızın olması çok iyi oldu. Çünkü sahne, müzisyenlerin birbirini tanıması için en iyi ortam. Ben hep Hakan'ın yakasına yapıştım, 'Yaptığımız işleri duyurmak için single yapmamız lazım' diye. Akabinde de single'ı çıkardık.
Birlikte çalışmak için birbirinizin en cazip tarafı nedir sizce?
H.G.: Zeynep'in heyecanlı, tezcanlı olması ve olaylara zekice yaklaşması.
Z.C.: Hakan her şeyden önce çok iyi bir sahne arkadaşı. Çok sakin ve rahat duruyor sahnede. Ben sahneye Hakan'la çıkmaya başladığımdan beri hiç stres olmuyorum; ki hep olurum. Arkamı yaslayabileceğim bir ortağım olması beni rahatlatıyor. Ayrıca zıt insanlarız. Bu şekilde birbirimizin eksik yönlerimizi tamamlıyoruz.
H.G.: Ben önceleri biriyle sahneyi paylaşabileceğimi düşünmemiştim. Çok zor bir şey çünkü. Ama şimdi ben de Zeynep'le sahnedeyken çok rahat hissediyorum. Sanki her şey akıp gidiyor.
Z.C.: Evet, akıp gidiyor. O yüzden sahne bitmek bilmiyor. "Hadi Hakan, saat iki oldu. İn aşağı artık" diyorum bazen (Gülüyor). Hakan da kocam gibi Karadenizli. "Hadi kocayı seçtim Karadeniz'den, ama seni neden seçtim" diyorum.
H.G.: 'Yolculuk', benim Zeynep'le tanışma ve single yapma isteğimin sonucudur. Zeynep tanımadığım fakat beğendiğim bir sanatçıydı. Birlikte çalışmamızın sinerji oluşturacağını düşündüm. Zeynep'le eşi Tahsin aracılığıyla tanıştım ve single çalışmalarına başladık. Single çıkmadan önce de 'Yolculuk'u sahnelere taşıdık.
Z.C.: Hakan bana geldi ve, "Bir şeyler yapalım birlikte" dedi. Sonra sahne çalışmalarımız olmaya başladı. Single'dan önce sahne paylaşımımızın olması çok iyi oldu. Çünkü sahne, müzisyenlerin birbirini tanıması için en iyi ortam. Ben hep Hakan'ın yakasına yapıştım, 'Yaptığımız işleri duyurmak için single yapmamız lazım' diye. Akabinde de single'ı çıkardık.
Birlikte çalışmak için birbirinizin en cazip tarafı nedir sizce?
H.G.: Zeynep'in heyecanlı, tezcanlı olması ve olaylara zekice yaklaşması.
Z.C.: Hakan her şeyden önce çok iyi bir sahne arkadaşı. Çok sakin ve rahat duruyor sahnede. Ben sahneye Hakan'la çıkmaya başladığımdan beri hiç stres olmuyorum; ki hep olurum. Arkamı yaslayabileceğim bir ortağım olması beni rahatlatıyor. Ayrıca zıt insanlarız. Bu şekilde birbirimizin eksik yönlerimizi tamamlıyoruz.
H.G.: Ben önceleri biriyle sahneyi paylaşabileceğimi düşünmemiştim. Çok zor bir şey çünkü. Ama şimdi ben de Zeynep'le sahnedeyken çok rahat hissediyorum. Sanki her şey akıp gidiyor.
Z.C.: Evet, akıp gidiyor. O yüzden sahne bitmek bilmiyor. "Hadi Hakan, saat iki oldu. İn aşağı artık" diyorum bazen (Gülüyor). Hakan da kocam gibi Karadenizli. "Hadi kocayı seçtim Karadeniz'den, ama seni neden seçtim" diyorum.
Müzikle birlikte iyi bir dostluk da oluştu galiba aranızda.
Z.C.: Evet. Hakan iyi bir dost. 'Yandım' desen koşar gelir hemen. Böyle bir dostluğumuzun olması önemli. Çünkü sahne sadece dışardan göründüğü kadar değil. Bunun provası var, çalışması var. Uzun vakitler geçiriyoruz birlikte. Hakan uyumlu bir insan olduğu için sıkıntı yaşamıyoruz ama. Hakan pis hırsları olan, kasıntı biri değil. Bir şey dediğin zaman, 'Tamam' diyor. Bu benim için çok önemli. Hakan da bana, 'Şurada şunu yapma' dediği zaman, ben de dinliyorum onu. Normalde bir şarkıcıya söyleseniz bunu, 'Hadi oradan be' der.
Bu projeyle hedeflediğiniz nokta nedir?
Z.C.: Müziğimizle Türkiye'ye, belki dünyaya ulaşmak istiyoruz.
H.G.: Zeynep'le Bodrum'da yaşamını sürdüren iki insan olarak Bodrum'dan yola çıktık ama hedefimiz Türkiye ve Avrupa. Şu sıralar yurtiçi ve yurtdışı konser projelerimiz var.
Z.C.: Evet. Hakan iyi bir dost. 'Yandım' desen koşar gelir hemen. Böyle bir dostluğumuzun olması önemli. Çünkü sahne sadece dışardan göründüğü kadar değil. Bunun provası var, çalışması var. Uzun vakitler geçiriyoruz birlikte. Hakan uyumlu bir insan olduğu için sıkıntı yaşamıyoruz ama. Hakan pis hırsları olan, kasıntı biri değil. Bir şey dediğin zaman, 'Tamam' diyor. Bu benim için çok önemli. Hakan da bana, 'Şurada şunu yapma' dediği zaman, ben de dinliyorum onu. Normalde bir şarkıcıya söyleseniz bunu, 'Hadi oradan be' der.
Bu projeyle hedeflediğiniz nokta nedir?
Z.C.: Müziğimizle Türkiye'ye, belki dünyaya ulaşmak istiyoruz.
H.G.: Zeynep'le Bodrum'da yaşamını sürdüren iki insan olarak Bodrum'dan yola çıktık ama hedefimiz Türkiye ve Avrupa. Şu sıralar yurtiçi ve yurtdışı konser projelerimiz var.
"İŞİM İÇİN İSTANBUL'A KATLANIYORUM"
İşiniz dolayısıyla sık sık seyahat etmeniz, Bodrum'dan feragat etmeniz gerekecek şimdi. Bu sizi üzüyor mu?
Z.C.: İş için her şeyi yaparım. İşim bittiğinde oraya döneceğimi bilmek beni rahatlatıyor. Ama İstanbul'da denizin altında nefesimi tutuyormuş gibi hissediyorum. Bodrum'a gittiğimde nefes alacağım. İşim için İstanbul'a katlanıyorum yani.
Yeniden İstanbul'a yerleşmeyi kesinlikle düşünmüyorsunuz o halde.
Z.C.: Allah korusun. İnşallah öyle bir şey gerekmez.
Küçük kızınız Dafne henüz 2,5 yaşında. Müzik için İstanbul'a gidip gelirken onu da yanınızda getiriyor musunuz?
Z.C.: Dafne hep yanımda olur. O daha 9 aylıkken ben çalışmaya başladım. Her gittiğim yere götürüyordum onu. Ara sıra zorlanıyorum yoğunluk arasında onunla ilgilenmekte ama bir çocuk annesine yük olamaz tabii. Büyük kızım Ceren benden çok uzakta olduğu için Dafne'ye şimdilik yapışıyorum.
Siz İstanbul'dayken eşiniz Tahsin Bey sizi özlüyor mu?
Z.C.: Ben çok özlüyorum onu. O da özlüyordur ama hayatta söylemez. Normalde de duygularını pek dile getiren bir adam değil. Ben anlıyorum ama. Kırk kere arıyor çünkü. Arıyor, 'Neredesiniz?' diye soruyor. 5 dakika sonra tekrar arayıp yine aynı soruyu soruyor.
Tahsin Bey'in çok komik biri olduğunu duymuştum. Sizi güldürüyor mu?
Z.C.: Hem de nasıl güldürmek. Gerçek bir Karadenizli. En son yaşadığımız bir olayı anlatayım; Dafne birgün bütün gün boyunca hiç uyumamış. Saat gecenin 10'unda yatağa gittim; Dafne'yi emziriyorum, uyutmaya çalışıyorum. Tam sakinleştirmişim, uyumaya başlıyor derken inanılmaz büyük bir sevinçle ve çocuksu bir ifadeyle Tahsin odaya dalıp "Dafnee! Bak topunu buldum" diye bağırıyor! Birlikte çok eğleniyoruz. Ona hâlâ aşığım.
Bir röportajınızda 'Doğumu bin kere daha yaşamak isterim' demişsiniz. Yine anne olmayı düşünüyor musunuz?
Z.C.: Daha önceki röportajlarımda da, "Bu dünyaya çocuk mu getirilir?" dediğimi hatırlıyorum. Ama şimdi iki tane kızım var. Hayat ne getirir bilemeyiz. Şimdi de yeniden anne olmayı duygusal olarak isterim ama mantık olarak istemem.
Tahsin Bey ister mi böyle bir şey?
Z.C.: Tahsin böyle konularda coşkusunu gösteren bir insan değildir. Mesela ben hamile kaldığımı ona söyleyene kadar bu kadar sevineceğini düşünmemiştim. Adam 'Hamileyim' dediğim anda gözyaşlarına boğuldu. Hamile kalsam bebeği aldırmam açıkçası. Ama önlemi en baştan alırım.
Küçük bir oyunculuk geçmişiniz var. Oyunculuk teklifleri geliyor mu hala?
Z.C.: Artık çok göz önünde olan biri olmadığım için teklif gelmiyor. Hatta hamileliğimden sonra müziği bıraktığım iddiasında bulunanlar bile oldu. Oyunculuk yaptığım dönemlerin üzerinden de çok uzun zaman geçti. Artık oyunculuk çok yapmak istediğim bir şey değil. Çünkü oyunculuk kolay bir meslek değil. Oyuncu olmak kolay ama. Bakıyorum memlekette herkes oyuncu. Teklif gelse değerlendirebilirim belki.
İşiniz dolayısıyla sık sık seyahat etmeniz, Bodrum'dan feragat etmeniz gerekecek şimdi. Bu sizi üzüyor mu?
Z.C.: İş için her şeyi yaparım. İşim bittiğinde oraya döneceğimi bilmek beni rahatlatıyor. Ama İstanbul'da denizin altında nefesimi tutuyormuş gibi hissediyorum. Bodrum'a gittiğimde nefes alacağım. İşim için İstanbul'a katlanıyorum yani.
Yeniden İstanbul'a yerleşmeyi kesinlikle düşünmüyorsunuz o halde.
Z.C.: Allah korusun. İnşallah öyle bir şey gerekmez.
Küçük kızınız Dafne henüz 2,5 yaşında. Müzik için İstanbul'a gidip gelirken onu da yanınızda getiriyor musunuz?
Z.C.: Dafne hep yanımda olur. O daha 9 aylıkken ben çalışmaya başladım. Her gittiğim yere götürüyordum onu. Ara sıra zorlanıyorum yoğunluk arasında onunla ilgilenmekte ama bir çocuk annesine yük olamaz tabii. Büyük kızım Ceren benden çok uzakta olduğu için Dafne'ye şimdilik yapışıyorum.
Siz İstanbul'dayken eşiniz Tahsin Bey sizi özlüyor mu?
Z.C.: Ben çok özlüyorum onu. O da özlüyordur ama hayatta söylemez. Normalde de duygularını pek dile getiren bir adam değil. Ben anlıyorum ama. Kırk kere arıyor çünkü. Arıyor, 'Neredesiniz?' diye soruyor. 5 dakika sonra tekrar arayıp yine aynı soruyu soruyor.
Tahsin Bey'in çok komik biri olduğunu duymuştum. Sizi güldürüyor mu?
Z.C.: Hem de nasıl güldürmek. Gerçek bir Karadenizli. En son yaşadığımız bir olayı anlatayım; Dafne birgün bütün gün boyunca hiç uyumamış. Saat gecenin 10'unda yatağa gittim; Dafne'yi emziriyorum, uyutmaya çalışıyorum. Tam sakinleştirmişim, uyumaya başlıyor derken inanılmaz büyük bir sevinçle ve çocuksu bir ifadeyle Tahsin odaya dalıp "Dafnee! Bak topunu buldum" diye bağırıyor! Birlikte çok eğleniyoruz. Ona hâlâ aşığım.
Bir röportajınızda 'Doğumu bin kere daha yaşamak isterim' demişsiniz. Yine anne olmayı düşünüyor musunuz?
Z.C.: Daha önceki röportajlarımda da, "Bu dünyaya çocuk mu getirilir?" dediğimi hatırlıyorum. Ama şimdi iki tane kızım var. Hayat ne getirir bilemeyiz. Şimdi de yeniden anne olmayı duygusal olarak isterim ama mantık olarak istemem.
Tahsin Bey ister mi böyle bir şey?
Z.C.: Tahsin böyle konularda coşkusunu gösteren bir insan değildir. Mesela ben hamile kaldığımı ona söyleyene kadar bu kadar sevineceğini düşünmemiştim. Adam 'Hamileyim' dediğim anda gözyaşlarına boğuldu. Hamile kalsam bebeği aldırmam açıkçası. Ama önlemi en baştan alırım.
Küçük bir oyunculuk geçmişiniz var. Oyunculuk teklifleri geliyor mu hala?
Z.C.: Artık çok göz önünde olan biri olmadığım için teklif gelmiyor. Hatta hamileliğimden sonra müziği bıraktığım iddiasında bulunanlar bile oldu. Oyunculuk yaptığım dönemlerin üzerinden de çok uzun zaman geçti. Artık oyunculuk çok yapmak istediğim bir şey değil. Çünkü oyunculuk kolay bir meslek değil. Oyuncu olmak kolay ama. Bakıyorum memlekette herkes oyuncu. Teklif gelse değerlendirebilirim belki.
Bu röportaj ilk olarak 17.02.2014 tarihinde haberturk.com sitesinde yayınlanmıştır.