Bu hafta bu köşede ara ara yaptığım gibi yine “aklıma ne eserse kısa kısa yazayım” dedim; başlattım müzik listemi; şarkılar çalmaya, klavyem tıktıklamaya başladı ve ortaya birazdan okuyacaklarınız çıktı. Bakalım bu hafta zihnimden, kalbimden karşımda duran ekrana neler neler aktı?
SİMGE "YANKI" İLE ÇITAYI YÜKSELTTİ
Malumunuz üzere Simge “Miş Miş” şarkısıyla Türkçe Popun 2015’ine damgasını vuran birkaç isimden biri oldu. Ben de geçtiğimiz aylarda “Simge’nin ‘Miş Miş’li 2015 Yükselişi” başlıklı yazımda Simge’nin müzikal kariyerini ve 2015 başarısını ele alıp kendisini tebrik etmiştim. Yayınlanmasını beklediğimiz “Yankı” isimli yeni şarkısıyla ilgili olarak da “2016’ya dair en büyük heyecanlarımızdan biri de ‘Yankı’ için” cümlesini kurmuştum ve 29 Ocak’ta yayınlanan “Yankı”yı dinleyince heyecanlanmakta ne kadar haklı olduğumuzu görmüş olduk.
Artık şarkıcıların değil, şarkıların konuştuğu bir dönemdeyiz. Kariyerinin başındaki genç bir şarkıcı için seslendirdiği, patlayan ve büyük kitlelere ulaşan bir şarkının ardından, yeni bir çalışma yayınlamak neresinden baksanız riskli ve stresli bir durum. Nitekim “Miş Miş”le estirdiği rüzgârı durulmadan daha da şiddetlendirmesi için Simge’nin yapabileceği iki şey vardı. Ya aynı formatta, Türk dinleyicisinin kolaylıkla sevip bağrına basacağı yabancı bir şarkıyı Türkçe’ye adapte edip/ettirip seslendirecekti, ya da şu ana kadar yaptıklarından tamamen farklı, onların üzerine çıkan, şaşırtıcı bir çalışmayla karşımıza çıkacaktı. Nitekim Simge ikinci yolu, yani görece zor olanı seçti. İyi de etti.
“Yankı”nın sözleri Sezen Aksu ve Deniz Erten’e, bestesi ise Simge, Ersay Üner, Ozan Bayraşa üçlüsüne ait. Şarkıyı dinlemeksizin sadece bu isimlere baktığında bile heyecan duyar dinleyici. Şarkıyı dinlediğimizde bu isimlerin birlikte ortaya koydukları çalışmayla, isimlerinin hakkını gerçekten verdiklerini bir kez daha görüyoruz. Evet, şarkı sizi ilk dinlediğinizde “Miş Miş” kadar sıcak bir şekilde sarıp sarmalıyor belki ama farklılık iddiası olan, orijinal bir işle karşı karşıya olduğunuzu sonuna kadar hissettiriyor. Gerek kulağa öncekilerden daha karmaşık gelen, eşlik etmesi daha zor sözleriyle, gerek daha önceki şarkılarına kıyasla Simge’nin yorumundaki bambaşkalıkla “Yankı” patlaması zaman alacak bir çalışma. Bence bu şarkının en can alıcı noktası ise Ozan Bayraşa imzalı aranjesi. Türkçe Popu bir adım daha ileri götürecek böylesi bir çalışmaya imza attıkları için Simge ve Ozan Bayraşa’ya tebrik ve teşekkürlerimi gönderiyorum buradan.
Artık şarkıcıların değil, şarkıların konuştuğu bir dönemdeyiz. Kariyerinin başındaki genç bir şarkıcı için seslendirdiği, patlayan ve büyük kitlelere ulaşan bir şarkının ardından, yeni bir çalışma yayınlamak neresinden baksanız riskli ve stresli bir durum. Nitekim “Miş Miş”le estirdiği rüzgârı durulmadan daha da şiddetlendirmesi için Simge’nin yapabileceği iki şey vardı. Ya aynı formatta, Türk dinleyicisinin kolaylıkla sevip bağrına basacağı yabancı bir şarkıyı Türkçe’ye adapte edip/ettirip seslendirecekti, ya da şu ana kadar yaptıklarından tamamen farklı, onların üzerine çıkan, şaşırtıcı bir çalışmayla karşımıza çıkacaktı. Nitekim Simge ikinci yolu, yani görece zor olanı seçti. İyi de etti.
“Yankı”nın sözleri Sezen Aksu ve Deniz Erten’e, bestesi ise Simge, Ersay Üner, Ozan Bayraşa üçlüsüne ait. Şarkıyı dinlemeksizin sadece bu isimlere baktığında bile heyecan duyar dinleyici. Şarkıyı dinlediğimizde bu isimlerin birlikte ortaya koydukları çalışmayla, isimlerinin hakkını gerçekten verdiklerini bir kez daha görüyoruz. Evet, şarkı sizi ilk dinlediğinizde “Miş Miş” kadar sıcak bir şekilde sarıp sarmalıyor belki ama farklılık iddiası olan, orijinal bir işle karşı karşıya olduğunuzu sonuna kadar hissettiriyor. Gerek kulağa öncekilerden daha karmaşık gelen, eşlik etmesi daha zor sözleriyle, gerek daha önceki şarkılarına kıyasla Simge’nin yorumundaki bambaşkalıkla “Yankı” patlaması zaman alacak bir çalışma. Bence bu şarkının en can alıcı noktası ise Ozan Bayraşa imzalı aranjesi. Türkçe Popu bir adım daha ileri götürecek böylesi bir çalışmaya imza attıkları için Simge ve Ozan Bayraşa’ya tebrik ve teşekkürlerimi gönderiyorum buradan.
AYŞEGÜL ALDİNÇ'E HER YIL ALBÜM YAPMA ZORUNLULUĞU GETİRİLSİN!
Evet, birçokları gibi ben de uzun süredir bekliyordum bu albümü ve nihayet yeni Ayşegül Aldinç şarkılarına kavuştuğumda aklıma ilk gelen yukarıdaki başlık oldu.
Müzik eleştirmeni Naim Dilmener’in geçtiğimiz günlerde Hürriyet Kelebek’te yayınlanan “Ayşegül Aldinç Bir Vaha” yazısında sanatçının yeni albümü “Sek’iz”e dair dile getirdiği birkaç cümlesini de burada alıntılamak istiyorum: “Ortaya çıkan tamamıyla yeni. Aldinç yapınca doğru yapıyor. Güzel yapıyor. Herkesin pop adı altında tek bir şarkı söylemeye başladığı şu günlerde, bu albüm bir vaha. Kuraklığımıza iyi gelecek.” Naim Dilmener’e katılmamak elde değil. İşte bu sebepten Ayşegül Aldinç’in, yayınladığı bir iki tekliyi ve saygı albümlerinde konuk olarak yer aldığı çalışmalarını saymazsak tam 16 senelik bir aranın ardından yeni albüm yayınlaması biz dinleyiciler için büyük bir kayıp ve haksızlıktır! :-)
Ayşegül Aldinç’in bu yeni çalışması “proje albüm” dediklerinden aslında. Albümde sekiz şarkı yer alıyor. Her bir şarkının söz yazarı/bestecisi (solo ya da grup olarak) sesleriyle de şarkıya eşlik ediyor. Ya Ayşegül Aldinç’le düet yapıyorlar, ya da şarkıda geri vokal olarak seslerini duyabiliyoruz. Albümün ismi ve yazılışındaki ince detay da ayrı bir hoş.
Albümün çıkış şarkısı “Durum Leyla’nın sözleri Gökhan Türkmen ile Ozan Turgut’a, bestesi ise Gökhan Türkmen’e ait. Gökhan Türkmen şarkıya sesiyle eşlik etmenin yanı sıra, Nihat Odabaşı yönetmenliğinde çekilen klipte de yer alıyor. Hatta klipte Nihat Odabaşı da oynuyor. “Durum Leyla”nın klibi film tadında, tatlı bir klip olmuş doğrusu. Klipte farklı kişiler arasındaki farklı hikayeler işleniyor ve klibin sonunda bu hikayelerin kahramanları bir yemek masasında bir araya geliyor. Bu çalışmada Ayşegül Aldinç, Gökhan Türkmen ve Nihat Odabaşı’nın yanı sıra Ece Uslu, Gamze Topuz, Murat Balcı, Eda Ece ve Uğur Karabulut gibi oyuncular da rol alıyor.
Benim bu albümden en favorim, geçtiğimiz sene tekli olarak da yayınlanan bir Mabel Matiz şarkısı “Bir Tek Gördüğüm”. Bence bu parça hak ettiği yeri yıllar içinde bulacak çok özel bir eser. İkinci favorim ise sözleri ve bestesi Göksel’e ait “Unutamadım”. Albümden üçüncü en sevdiğim ise Eflatun’un yazıp bestelediği, üzerine bir de Ayşegül Aldinç’le düet yaptığı “Seni Sevmek Var Ya”.
Müzik eleştirmeni Naim Dilmener’in geçtiğimiz günlerde Hürriyet Kelebek’te yayınlanan “Ayşegül Aldinç Bir Vaha” yazısında sanatçının yeni albümü “Sek’iz”e dair dile getirdiği birkaç cümlesini de burada alıntılamak istiyorum: “Ortaya çıkan tamamıyla yeni. Aldinç yapınca doğru yapıyor. Güzel yapıyor. Herkesin pop adı altında tek bir şarkı söylemeye başladığı şu günlerde, bu albüm bir vaha. Kuraklığımıza iyi gelecek.” Naim Dilmener’e katılmamak elde değil. İşte bu sebepten Ayşegül Aldinç’in, yayınladığı bir iki tekliyi ve saygı albümlerinde konuk olarak yer aldığı çalışmalarını saymazsak tam 16 senelik bir aranın ardından yeni albüm yayınlaması biz dinleyiciler için büyük bir kayıp ve haksızlıktır! :-)
Ayşegül Aldinç’in bu yeni çalışması “proje albüm” dediklerinden aslında. Albümde sekiz şarkı yer alıyor. Her bir şarkının söz yazarı/bestecisi (solo ya da grup olarak) sesleriyle de şarkıya eşlik ediyor. Ya Ayşegül Aldinç’le düet yapıyorlar, ya da şarkıda geri vokal olarak seslerini duyabiliyoruz. Albümün ismi ve yazılışındaki ince detay da ayrı bir hoş.
Albümün çıkış şarkısı “Durum Leyla’nın sözleri Gökhan Türkmen ile Ozan Turgut’a, bestesi ise Gökhan Türkmen’e ait. Gökhan Türkmen şarkıya sesiyle eşlik etmenin yanı sıra, Nihat Odabaşı yönetmenliğinde çekilen klipte de yer alıyor. Hatta klipte Nihat Odabaşı da oynuyor. “Durum Leyla”nın klibi film tadında, tatlı bir klip olmuş doğrusu. Klipte farklı kişiler arasındaki farklı hikayeler işleniyor ve klibin sonunda bu hikayelerin kahramanları bir yemek masasında bir araya geliyor. Bu çalışmada Ayşegül Aldinç, Gökhan Türkmen ve Nihat Odabaşı’nın yanı sıra Ece Uslu, Gamze Topuz, Murat Balcı, Eda Ece ve Uğur Karabulut gibi oyuncular da rol alıyor.
Benim bu albümden en favorim, geçtiğimiz sene tekli olarak da yayınlanan bir Mabel Matiz şarkısı “Bir Tek Gördüğüm”. Bence bu parça hak ettiği yeri yıllar içinde bulacak çok özel bir eser. İkinci favorim ise sözleri ve bestesi Göksel’e ait “Unutamadım”. Albümden üçüncü en sevdiğim ise Eflatun’un yazıp bestelediği, üzerine bir de Ayşegül Aldinç’le düet yaptığı “Seni Sevmek Var Ya”.
GZONE DERGİSİNDEN AYSEL GÜREL ÖZEL SAYISI
Türkiye’nin eşcinsel kültür ve yaşam dergisi GZone, Şubat 2016 sayısını Türkiye Pop Tarihinin en önemli şarkı sözü yazarlarından Aysel Gürel’e ayırmış. Aysel Gürel’in doğum günü 7 Şubat, aramızda ayrıldığı gün ise 17 Şubat, dolayısıyla her Şubat ayı aslında Aysel ayıdır onu sevenler için. GZone Dergi ekibi de kendisini unutmayarak, #AyselinAskerleriyiz adını verdikleri, dolu dolu içerikli yeni sayılarıyla bu yüreği geniş ikonu layıkıyla anıyor.
Gzone’un bu özel sayısında Aysel Gürel’e dair anıları, duyguları, düşünceleri farklı isimlerden okuyoruz. Aysel Gürel’in kızları Müjde Ar ve Mehtap Ar, Aysel Gürel’in torunu Söz Ar, Aysel Gürel şarkılarını en iyi yorumlayan birkaç isimden biri olan Yonca Lodi ve GZone ekibinin“Aysel aramızda olsa onu çok severdi” dediği, bir başka Aysel hayranı Mabel Matiz bu sayıda röportajlarıyla yer alıyorlar. Ayrıca Sezen Aksu’dan Vj Bülent’e, Şehrazat’tan Ajda Pekkan’a, Aysel Gürel hakkında demeç veren pek çok ünlü ismin yer aldığı bir de AYSEL’İ ANLATTILAR bölümü var. (Derginin söz konusu sayısıyla ilgili daha fazla bilgiye ve okumanız için gerekli bağlantılara buradan ulaşabilirsiniz.)
Yaptıkları işle Türkiye’de büyük bir boşluğu dolduran, “eşcinsellerin de kültüre, sanata ve genel olarak hayata dair söyleyecekleri vardır” cümlesinin altını bir kez daha çizen ve eşcinsellerin toplumdaki görünürlüğü için birçok aktivist derneğin ve yayının yapamadığını yapan GZone dergisini zaten büyük bir zevkle takip ediyordum. Aysel Gürel’i de unutmayıp böylesi özenli ve kapsamlı bir sayı hazırladıkları için başta Genel Yayın Yönetmeni Onur Özışık ve Yazı İşleri Müdürü Murat Renay olmak üzere dergide emeği geçen herkesi ayrıca tebrik ediyor, Aysel’in kaleminden çıkmış en şahane şarkılardan biriyle yazımı noktalıyorum.
Gzone’un bu özel sayısında Aysel Gürel’e dair anıları, duyguları, düşünceleri farklı isimlerden okuyoruz. Aysel Gürel’in kızları Müjde Ar ve Mehtap Ar, Aysel Gürel’in torunu Söz Ar, Aysel Gürel şarkılarını en iyi yorumlayan birkaç isimden biri olan Yonca Lodi ve GZone ekibinin“Aysel aramızda olsa onu çok severdi” dediği, bir başka Aysel hayranı Mabel Matiz bu sayıda röportajlarıyla yer alıyorlar. Ayrıca Sezen Aksu’dan Vj Bülent’e, Şehrazat’tan Ajda Pekkan’a, Aysel Gürel hakkında demeç veren pek çok ünlü ismin yer aldığı bir de AYSEL’İ ANLATTILAR bölümü var. (Derginin söz konusu sayısıyla ilgili daha fazla bilgiye ve okumanız için gerekli bağlantılara buradan ulaşabilirsiniz.)
Yaptıkları işle Türkiye’de büyük bir boşluğu dolduran, “eşcinsellerin de kültüre, sanata ve genel olarak hayata dair söyleyecekleri vardır” cümlesinin altını bir kez daha çizen ve eşcinsellerin toplumdaki görünürlüğü için birçok aktivist derneğin ve yayının yapamadığını yapan GZone dergisini zaten büyük bir zevkle takip ediyordum. Aysel Gürel’i de unutmayıp böylesi özenli ve kapsamlı bir sayı hazırladıkları için başta Genel Yayın Yönetmeni Onur Özışık ve Yazı İşleri Müdürü Murat Renay olmak üzere dergide emeği geçen herkesi ayrıca tebrik ediyor, Aysel’in kaleminden çıkmış en şahane şarkılardan biriyle yazımı noktalıyorum.
Sertab Erener - Vur Yüreğim
Söz: Aysel Gürel - Müzik: Sertab Erener - Düzenleme: Demir Demirkan