2012 yılında yayınlanan ilk teklisi “Bensiz Yapamazsın” ile "popüler müzik piyasasında artık ben de varım” diyen İrem Derici toplamda 5 tekli ve 3 maksi teklinin ardından kendisinden beklenen “dolu dolu albüm”ü nihayet geçtiğimiz Şubat ayında bizlere sundu.
Albüm çıkmadan hemen önce Ayşe Özyılmazel’in İrem Derici’yle yaptığı röportajda şarkıcının albüm hazırlık aşamasında yaşadığı sıkıntıları okumuştuk. Şarkıcı albüm yapmanın zorluğunu “Ayşe, valla bir daha albüm yapmam, ne gerek var abi! Ne param kaldı, ne sağlığım... Maddi manevi göçtüm. Sekiz kilo verdim, yüzümü gözümü sivilce bastı. Diş sıkmaktan çenem ağrıdı. En iyisi single yapacaksın" sözleriyle anlatıyordu. Albümü yapmasının başlıca sebebini ise “albümsüz” diye onu ciddiye almayan kitlenin gazına gelmesi olarak tarif ediyordu.
Çoğu ismin bir ya da birkaç şarkı hazırlayıp piyasaya sunduğu bu dönemde 10-12 şarkılık bir albüm yapmak cidden yürek isteyen bir iş. Yorumcuların ve yapımcıların, teklileri tercih etmesinin temel sebebi yapılan işin, ortaya konan emeğin karşılığını nokta atışı yaparak direkt alabilme düşüncesi. Koca bir albümde yer alan klipsiz şarkıların, ne kadar iyi olsalar da klipliler kadar ilgi görmediği, bir albümdeki her şarkıyı kliplendirmenin de pek mümkün olduğu aşikâr. Dolayısıyla 10-12 şarkı hazırlayıp bu şarkıların birçoğunu geniş kitlelere ulaştıramadan rafa kaldırmak günümüz popüler müzik piyasasında “yanlış strateji” olarak algılanıyor. Müziğe bu kadar ticari perspektiften bakmak yanlış diyebilirsiniz belki ama üretimin devam edebilmesi için de dönemin şartlarına göre değişen derecelerde ticari kaygı her zaman için göz önünde bulundurulmak zorunda.
Çoğu ismin bir ya da birkaç şarkı hazırlayıp piyasaya sunduğu bu dönemde 10-12 şarkılık bir albüm yapmak cidden yürek isteyen bir iş. Yorumcuların ve yapımcıların, teklileri tercih etmesinin temel sebebi yapılan işin, ortaya konan emeğin karşılığını nokta atışı yaparak direkt alabilme düşüncesi. Koca bir albümde yer alan klipsiz şarkıların, ne kadar iyi olsalar da klipliler kadar ilgi görmediği, bir albümdeki her şarkıyı kliplendirmenin de pek mümkün olduğu aşikâr. Dolayısıyla 10-12 şarkı hazırlayıp bu şarkıların birçoğunu geniş kitlelere ulaştıramadan rafa kaldırmak günümüz popüler müzik piyasasında “yanlış strateji” olarak algılanıyor. Müziğe bu kadar ticari perspektiften bakmak yanlış diyebilirsiniz belki ama üretimin devam edebilmesi için de dönemin şartlarına göre değişen derecelerde ticari kaygı her zaman için göz önünde bulundurulmak zorunda.
“Dantel” albümünü çıktığı günden beri ara ara baştan sona dinliyorum. Tabii ki bu süreçte albümde öne çıkan favorilerim de oldu ve onlara iltimas geçip şarkı bitiminde kendilerini tekrar tekrar başa aldığım da oluyor. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki albümde yer alan 11 şarkının hemen hepsi bence kliplenmeyi hak ediyor. Elbette bunun pek mümkün olmayacağını bildiğimden talepkarlık seviyemi düşürüyor ve “en azından albümün yarısından fazlası kliplenmeli” düşüncesiyle “EN AZ 6 KLİP!” diyorum.
Albümün ilk klibi, albüme adını da veren “Dantel”e çekildi. Söz ve müziği Ayla Çelik’e, düzenlemesi Erhan Bayrak’a ait “Dantel” kolay eşlik edilebilir, slogansı sözleri, genel popüler müzik dinleyicisinin aşina olduğu melodik yapısı ve aranjesiyle hit olmasına en başından itibaren kesin gözüyle bakılabilecek bir şarkı. Bir çıkış parçası ve albümün lokomotifi olarak üzerine düşeni yeterince yapıyor belki ama albümde “Dantel”in de önüne geçerek daha büyük birer hit olabilecek şarkılar da yok değil hani.
Söz ve müziği Sinan Akçıl’a, düzenlemesi Mustafa Ceceli’ye ait “Evlenmene Bak” bu bağlamda bahsedilebilecek ilk şarkı. Giderli esprili sözleri, omuzları kalçaları yerinden oynatacak müziğiyle hit olmak için yaratılmış bu şarkıyı önümüzdeki aylarda türlü eğlence mekânında, orada burada sıkça duyup gerek dansımızla gerekse de vokalimizle İrem Derici’ye eşlik edeceğimiz kesin. Sinan Akçıl şarkısı olması sebebiyle kendisinin zaten bir “marka değeri” var ve bir değişiklik olmazsa, İrem Derici’nin de soyal medya üzerinden ilan ettiği üzere ikinci klip bu şarkıya çekilecek.
Saydığım sebeplerden ötürü “Evlenmene Bak”ın albümde öne çık(arıl)ması en başından beri kolay tahmin edilebilir bir durumdu. Ancak bundan sonrakiler büyük oranda benim öngörüm; gerçekleştirilirse söz konusu albüm ve dolayısıyla İrem Derici’nin müzikal kariyeri için iyi sonuçlar doğuracağına inandığım tavsiyelerim olacak.
Albümün ilk klibi, albüme adını da veren “Dantel”e çekildi. Söz ve müziği Ayla Çelik’e, düzenlemesi Erhan Bayrak’a ait “Dantel” kolay eşlik edilebilir, slogansı sözleri, genel popüler müzik dinleyicisinin aşina olduğu melodik yapısı ve aranjesiyle hit olmasına en başından itibaren kesin gözüyle bakılabilecek bir şarkı. Bir çıkış parçası ve albümün lokomotifi olarak üzerine düşeni yeterince yapıyor belki ama albümde “Dantel”in de önüne geçerek daha büyük birer hit olabilecek şarkılar da yok değil hani.
Söz ve müziği Sinan Akçıl’a, düzenlemesi Mustafa Ceceli’ye ait “Evlenmene Bak” bu bağlamda bahsedilebilecek ilk şarkı. Giderli esprili sözleri, omuzları kalçaları yerinden oynatacak müziğiyle hit olmak için yaratılmış bu şarkıyı önümüzdeki aylarda türlü eğlence mekânında, orada burada sıkça duyup gerek dansımızla gerekse de vokalimizle İrem Derici’ye eşlik edeceğimiz kesin. Sinan Akçıl şarkısı olması sebebiyle kendisinin zaten bir “marka değeri” var ve bir değişiklik olmazsa, İrem Derici’nin de soyal medya üzerinden ilan ettiği üzere ikinci klip bu şarkıya çekilecek.
Saydığım sebeplerden ötürü “Evlenmene Bak”ın albümde öne çık(arıl)ması en başından beri kolay tahmin edilebilir bir durumdu. Ancak bundan sonrakiler büyük oranda benim öngörüm; gerçekleştirilirse söz konusu albüm ve dolayısıyla İrem Derici’nin müzikal kariyeri için iyi sonuçlar doğuracağına inandığım tavsiyelerim olacak.
Albümde klipsiz bırakılmaması gereken 3. şarkı “Aşk Olsun”. Geçtiğimiz yıl yayınlanan “Aşk Olsun” isimli sinema filminin jenerik şarkısı olarak yine İrem Derici tarafından seslendirilmiş olan bu şarkının, albümdeki yeniden yorumlanmış ve düzenlenmiş son versiyonu ilk halinden çok daha iyi. Söz ve müziği Onur Cumaoğlu’na, düzenlemesi Erkin Arslan ile Onur Cumaoğlu’na ait olan şarkıyı dinlerken kendinizi müzikalde gibi hissetmeniz işten bile değil. Bana “Yalnız Kullar”ı hatırlattı doğrusu. Gerek şarkının yapısı, gerekse de İrem Derici’nin yorumu itibarı ile teatral bir havaya bürünen “Aşk Olsun”a bence kadınlar hamamında eğlenceli bir klip çekilmeli.
Bu albümden bir klip de “Seni Çok Seviyorum”un hakkı diye düşünüyorum. Sözü ve müziği, daha önce yine İrem Derici’den dinlediğimiz “Sevgi Olsun Taştan Olsun”un da yaratıcısı olan Hüseyin Boncuk’a ait şarkının, sözlerini ve şarkıcının yorumunu öne çıkaran sade düzenlemesi ise Rıza Esendemir imzalı. Nakaratında “Hayatın anlamı 3 kelime bence: Seni Çok Seviyorum” gibi basit ama sağlam bir slogana sahip olan şarkı, İrem Derici dinleyicisinin alışık olduğu “aşkını yüreklice ilan eden” şarkılar klasmanında en az “Kalbimin Tek Sahibine” ve “Aşk Eşittir Biz” kadar sevilecektir.
Sözleri ve müziği Kaan Karamaya’ya, aranjesi Erhan Bayrak’a ait “Dur, Yavaş” da albümün klipsiz kalmaması gereken şarkılarından. İçeriğinde bir tutam İspanyol havası barındıran şarkı bence bu albümün gizli silahlarından. İrem Derici’nin, 12 Mart 2016 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezinde verdiği konserde ve geçtiğimiz hafta “İşte Benim Stilim” yarışma programının sahnesinde gerçekleştirdiği “Dur, Yavaş” performansları görsel açıdan çok eğlenceliydi. Şarkının klibi de bence bu görsel konseptte çekilmeli.
Bu albümden bir klip de “Seni Çok Seviyorum”un hakkı diye düşünüyorum. Sözü ve müziği, daha önce yine İrem Derici’den dinlediğimiz “Sevgi Olsun Taştan Olsun”un da yaratıcısı olan Hüseyin Boncuk’a ait şarkının, sözlerini ve şarkıcının yorumunu öne çıkaran sade düzenlemesi ise Rıza Esendemir imzalı. Nakaratında “Hayatın anlamı 3 kelime bence: Seni Çok Seviyorum” gibi basit ama sağlam bir slogana sahip olan şarkı, İrem Derici dinleyicisinin alışık olduğu “aşkını yüreklice ilan eden” şarkılar klasmanında en az “Kalbimin Tek Sahibine” ve “Aşk Eşittir Biz” kadar sevilecektir.
Sözleri ve müziği Kaan Karamaya’ya, aranjesi Erhan Bayrak’a ait “Dur, Yavaş” da albümün klipsiz kalmaması gereken şarkılarından. İçeriğinde bir tutam İspanyol havası barındıran şarkı bence bu albümün gizli silahlarından. İrem Derici’nin, 12 Mart 2016 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezinde verdiği konserde ve geçtiğimiz hafta “İşte Benim Stilim” yarışma programının sahnesinde gerçekleştirdiği “Dur, Yavaş” performansları görsel açıdan çok eğlenceliydi. Şarkının klibi de bence bu görsel konseptte çekilmeli.
Albümün kliplenmesi gereken 6. şarkısı ise “Aşk, Kışlıkları Giy”. Sözleri ve müziği Alper Narman - Onur Özdemir ikilisine ait şarkının düzenlemesini Ozan Çolakoğlu yapmış. Yaz aşklarının geçiciliğini, “aşk”ın kendisine seslenerek esprili bir dille anlatan "Aşk, Kışlıkları Giy" albümde sözleri itibarı ile en sevdiğim parçalardan biri.
Albümü dinleyenler de fark edecektir ki kliplenmesi için seçtiğim bu parçalar hep orta ya da yüksek tempolu şarkılar. Doğrusu, ilkbahar etkisi mi bilemem ama albümün yavaş ve hüzün dozu yüksek şarkılarına pek ısınamadım ben. Bu yavaş şarkılar içinde dikkatimi ilk çekenler ise “Gittiğinde Anladım” ile “Gizli Sevda” oldu. İrem Derici’nin, babası Hulusi Derici ile düet yaptığı “Gittiğinde Anladım” baba kızın, bir rakı masasında beraber keşfettikleri alaturka bir şarkı. “Gizli Sevda” ise ilk kez 2006 yılında Ferdi Tayfur’un “Aşkın Cezası” albümünde yer almış (neo-)arabesk bir şarkı. Bu şarkıların da seveni çok olacaktır eminim. Ben kendilerini sonbahara saklıyorum.
İrem Derici’nin “Dantel”i dinleyene çeşitlilik sunan, dinleyiciyi sıkmayıp yer yer şaşırtan bir albüm. “Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir albüm” diye klişe bir tabir vardır ya hani, işte o tabir bu albüme de pek uygun. Diğer yandan “Dantel” belki “albümde bir müzikal bütünlük yok” ayarında eleştirilere de maruz kalabilir ama doğudan, batıdan, her yönden etkileşime açık, kültürel yapının son derece çeşitli olduğu bir coğrafyada böylesi “karışık” bir albüm belki de en doğal olanı. Hem dinleyicinin istediği, hem de sanatçının içinden gelen buysa ve şarkıcısından dinleyicisine duygu dünyamız zaten hep bir “karışık”, hep bir “değişik”se bir pop(üler) müzik albümünde neden “değişmez bütünlük” arayalım ki diye düşünmüyor da değilim.
Albümü dinleyenler de fark edecektir ki kliplenmesi için seçtiğim bu parçalar hep orta ya da yüksek tempolu şarkılar. Doğrusu, ilkbahar etkisi mi bilemem ama albümün yavaş ve hüzün dozu yüksek şarkılarına pek ısınamadım ben. Bu yavaş şarkılar içinde dikkatimi ilk çekenler ise “Gittiğinde Anladım” ile “Gizli Sevda” oldu. İrem Derici’nin, babası Hulusi Derici ile düet yaptığı “Gittiğinde Anladım” baba kızın, bir rakı masasında beraber keşfettikleri alaturka bir şarkı. “Gizli Sevda” ise ilk kez 2006 yılında Ferdi Tayfur’un “Aşkın Cezası” albümünde yer almış (neo-)arabesk bir şarkı. Bu şarkıların da seveni çok olacaktır eminim. Ben kendilerini sonbahara saklıyorum.
İrem Derici’nin “Dantel”i dinleyene çeşitlilik sunan, dinleyiciyi sıkmayıp yer yer şaşırtan bir albüm. “Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir albüm” diye klişe bir tabir vardır ya hani, işte o tabir bu albüme de pek uygun. Diğer yandan “Dantel” belki “albümde bir müzikal bütünlük yok” ayarında eleştirilere de maruz kalabilir ama doğudan, batıdan, her yönden etkileşime açık, kültürel yapının son derece çeşitli olduğu bir coğrafyada böylesi “karışık” bir albüm belki de en doğal olanı. Hem dinleyicinin istediği, hem de sanatçının içinden gelen buysa ve şarkıcısından dinleyicisine duygu dünyamız zaten hep bir “karışık”, hep bir “değişik”se bir pop(üler) müzik albümünde neden “değişmez bütünlük” arayalım ki diye düşünmüyor da değilim.
Çektiğin sıkıntılara değmiş ve gayet de “OLMUŞ” bir ilk albümle, yine tüm özverinle çıktın karşımıza İrem Derici. Bunun için sana tebrik ve teşekkürlerimi iletiyor ve hem bu iyi şarkıların büyük kitlelere ulaşmasını sağlamak, hem de albüm yapmanın o kadar da “stratejik bir yanlış” olmadığını cümle âleme göstermek adına “EN AZ 6 KLİP!” tavsiye/talebimi tekrarlıyorum. 1’i gitti, kaldı 5. Hadi kolay gelsin, sen bunu da halledersin. :-)