Sanatla siyaset birbirinden çok farklı görünse de çoğu zaman birbirlerinin içine geçmiş iki kavram olarak var oluyor. Sanat üzerinden siyaset yapanlar veya siyaset yaparken sanatı kullananların sayısı günden güne artıyor. Dünyaya baktığımız zaman da, Türkiye’ye baktığımız zaman da müzik dünyası açısından genelde rock müzik yapan sanatçıların veya grupların daha politik bir duruş sergilediklerini görebiliyoruz ki buna en güzel örnek olarak U2’yu verebiliriz. Ama pop müziğe baktığımız zaman da karşımıza sanat hayatının ilk gününden beri politikaya yaptığı göndermelerle sık sık gündeme gelen Madonna örneği çıkıyor. Konserlerinde zamanın başkanı Bush’a “Bu ülkeden s… git” diyebilecek cesarette bir kadın tabii ki Madonna.
Türkiye’de de politik olarak belli bir duruş sergileyen pop müzik sanatçılarımız yok değil elbette. Tabii ki akıllara ilk olarak son zamanlarda bu durumdan başı hayli ağrıyan Türk Pop Müziği’nin mimarı Sezen Aksu geliyor. Erdal Eren’e yazılmış şarkılar söyleyen, Deniz Gezmiş’e şarkı yazan, en çalkantılı anda büyük korolarla Türkiye’nin çeşitli mekânlarında Kürtçe, Ermenice, Rumca şarkılar söyleyip Türkiye’de doğan herkesin ‘Türk’ olmayabileceğini anlatmaya çalışan Sezen’den gelen son hamle ise Berkin için yazdığı mektup oldu. Bazı kesimler tarafından sert bir dille eleştirilen ve yerden yere vurulan Sezen Aksu her zamanki gibi eleştirilere kulaklarını tıkadı ve asla cevap vermedi. Ama Kardeş Türküler’den gelen bir haberle bir kısmının da olsa ağzını kapatmasını bildi. Kardeş Türküler ve Sezen Aksu’nun, Avrupa ülkelerinde bizim topraklarımızın ne kadar verimli ve çeşitli olduğunu anlatmak adına bir konser turnesine çıkacakları haberi geldi. Sezen Aksu röportajlarla, basın açıklamalarıyla değil; işte böyle sanatıyla, şarkılarıyla tokat gibi cevaplar vermesini bildi.
Hiçbir zaman büyük açıklamalar yapmasa da Nükhet Duru da son zamanlarda şarkılarla cevap veren sanatçılarımızdan birisi. Tam da yerinde, Eskişehir’de, Ali İsmail Korkmaz için Faruk Nafız Çamlıbel’in şiiri ve Ali Kocatepe’nin bestesinin can bulmuş halini ağıt gibi okudu. Eminim ki salondaki birçok kişi gözyaşlarını tutamamıştır. Zira şarkının sonuna doğru ‘Ali’ diye feryat etmesi gerçekten görülmeye değer (Yazının sonunda bu görüntüleri bulabilirsiniz). Ayrıca son albümünde, Diyarbakır’da mayına basarak ölen Ceylan için Sezen Aksu’nun yazıp bestelediği ağıtı seslendirdi. Belki de kimsenin söylemeye cesaret edemeyeceği bir şarkıyı Nükhet Duru elbette ki muhteşem bir şekilde yorumladı ve şarkıyı hak ettiği yere getirdi.
Ama tabii bunların yanında Hande Yener gibi LGBTIQ bireyler üzerinden politika yapmaya çalışıp sonra da hiçbir şey yokmuş gibi davrananlar da yok değil; ya da Ajda Pekkan gibi tamamen siyasetten uzak insanlar da… Ajda Pekkan yıllar önce özel bir gecede Aynur’la beraber Kürtçe bir şarkı söylemişti ve bu bayağı bir konu olmuştu. Mesela Sezen Aksu o gecede böyle bir şey yapsaydı o kadar da konu olmazdı, zira bu zaten Sezen’den beklenen bir şey. İşte belki sırf bu sebeplerden dolayı referandumda verdiği iddia edilen ‘evet’ oyu hepimizi şaşırttı. Hoş, referanduma ve bunun üzerinden direkt olarak AKP’ye destek verdiği söylense de aslında Sezen’in asıl amacı barış sürecine sonsuz destek vermekti ama tabii ki bu bir hataydı. Ancak Sezen Aksu da bir insan ve elbette hepimiz gibi hataları olabilir. Sırf bu yüzden tamamen karalamak, yok etmek ve bitirmeye çalışmak kesinlikle akıl kârı değildir. Elimizde bu kadar büyük bir değer varken onu yakmak yerine koruma yoluna gitmeliyiz.
Her ne kadar birçok insan tarafından sevilmese de Bülent Ersoy’un da arada güzel çıkışları oluyor. Mesela Popstar Alaturka’da askerlikle alakalı “Çocuğumu bile bile ölüme göndermem” açıklamasının ardından yuhalansa da ne kadar mantıklı şeyler söylediğini hiçbirimiz yadsıyamayız. Ebru Gündeş’in, bu cümle üzerine “Ben bir oğlum olursa anlı şanlı askere gönderirim tabi ki!” demesi de tuz biber olmuştu ve Bülent Ersoy iyice sinirlenmişti. Askerlik gibi saçma bir kurumun hala var olması zaten başlı başına sorgulanması ve üzerine günlerce tartışılması gereken konulardan birisi.
Örnekleri çoğaltabiliriz tabii ki. Ama genel olarak baktığımız zaman siyasete yakın duran ya da ondan tamamen uzakta duran sanatçılarımız var. Kimsenin bir duruşu olmak zorunda değil elbette ki. Bu herkesin kendi seçimidir ve bence eleştirilmemesi gereken bir noktadır. Ama sağ da sol da çok dar bir noktadan bakıp karşıt görüşleri lekeleyerek bir yere gelmeye çalışıyor ve bir kesimden olan insan, diğer kesime tahammül gösteremiyor. Diliyorum ki tamamen hoşgörü ortamında yaşayabileceğimiz günler gelir.
Örnekleri çoğaltabiliriz tabii ki. Ama genel olarak baktığımız zaman siyasete yakın duran ya da ondan tamamen uzakta duran sanatçılarımız var. Kimsenin bir duruşu olmak zorunda değil elbette ki. Bu herkesin kendi seçimidir ve bence eleştirilmemesi gereken bir noktadır. Ama sağ da sol da çok dar bir noktadan bakıp karşıt görüşleri lekeleyerek bir yere gelmeye çalışıyor ve bir kesimden olan insan, diğer kesime tahammül gösteremiyor. Diliyorum ki tamamen hoşgörü ortamında yaşayabileceğimiz günler gelir.