Teknolojinin de gelişmesiyle görsel malzemelerin hayatımızdaki yeri hem çok arttı hem de çok önem kazandı. Müzik sektörüne baktığımız zaman ise kliplerin artık daha iyi olduğunu görüyoruz. Her ne kadar Türkiye’de pek fazla olmasa da dünyada teknolojinin nimetlerinden sahnede faydalanan bir sürü isim var. Bu kadar yoğun şekilde teknolojiye bulandığımız bir dönemde bir şarkıcının sadece orkestrasıyla sahneye çıkıp öyle şarkı söylemesi pek de kabul edilir bir şey olmamaya başladı. Müzik dinleyicilerinin ve izleyicilerinin de bilinçlenmesiyle birlikte müzikle uğraşan herkesin üzerindeki yük giderek artıyor.
Peki, görsellik derken nasıl görsellerden bahsediyoruz? Kliplerde ve sahne şovlarında politik ve sosyal konulara dokunmaya çalışan sanatçılar var. Veya tamamen cinsellik üzerinden bir şeyler yapmaya çalışanlar var. Cinselliğin hala bir tabu olduğu Türkiye’de kliplerinde veya sahne şovlarında cinselliği çağrıştıracak görseller kullanan şarkıcılar yok değil. Her ne kadar son zamanlarda Niran Ünsal bu şarkıcılara savaş açmış olsa da son derece estetik olduğunu da kabul etmek zorundayız. Mesela Yusuf Çim’in tek şarkısı olan ‘Olsun Bir Kere’nin klibinde küvet içindeki sahnelerini kim izleyip de beğenmez ki? Veya Gülşen’in olay yaratan ‘Sarışın’ klibini kim estetik bulmaz ki?
Peki, görsellik derken nasıl görsellerden bahsediyoruz? Kliplerde ve sahne şovlarında politik ve sosyal konulara dokunmaya çalışan sanatçılar var. Veya tamamen cinsellik üzerinden bir şeyler yapmaya çalışanlar var. Cinselliğin hala bir tabu olduğu Türkiye’de kliplerinde veya sahne şovlarında cinselliği çağrıştıracak görseller kullanan şarkıcılar yok değil. Her ne kadar son zamanlarda Niran Ünsal bu şarkıcılara savaş açmış olsa da son derece estetik olduğunu da kabul etmek zorundayız. Mesela Yusuf Çim’in tek şarkısı olan ‘Olsun Bir Kere’nin klibinde küvet içindeki sahnelerini kim izleyip de beğenmez ki? Veya Gülşen’in olay yaratan ‘Sarışın’ klibini kim estetik bulmaz ki?
Türkiye’de birçok şarkıcı belki tembellikten, belki de sponsor bulamamaktan sahne şovuna çok da özen göstermiyor. Hala uzun uzun elbiselerle tüm konseri geçiren genç nesil şarkıcılar var. Ama dünyaya baktığımız zaman şortla, iç çamaşırıyla, mini etekle, gerektiğinde bir polis kostümüyle, gerektiğinde ise bikini üstü deri ceketle sahneye çıkan şarkıcılar var. Türkiye, üzerinden bir türlü atamadığı ve atacağını da pek öngörmediğim dindarlığıyla başa çıkamadığı sürece kısa şortuyla sahneye çıkıp oradan oraya koşup dans eden şarkıcılara hasret kalmaya devam edeceğiz. Bunu aşabilen şarkıcılar da var elbette, mesela Gülşen. Sahne şovu açısından son derece başarılı olan Gülşen, aynı zamanda kıyafetleriyle de “Evet, bu gece ben de dans edeceğim!” mesajı veriyor.
Eski zamanlarda Türkiye’de ve dünyada daha fazla müzikal oynanıyorken sahnedeki görsel belki çok daha iyiydi, her ne kadar şu an nadiren yapılan müzikaller kadar iyi olmasa da. Ama sahne tasarımı açısından müzikal gibi bir konser verebilmek yüksek maliyetlere sebep olduğu için pek tercih edilmiyor. Geçen yaz Hande Yener’in Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda verdiği konser son zamanların en iyi görselini taşıyan konserlerden birisiydi. Keza Gülşen’in son yıllarda verdiği tüm konserler için aynı şeyi söyleyebiliriz.
Elbette ki Türkiye’de yetişmiş şarkıcıların başarılarını yurt dışına göre kıyaslamak son derece yanlış. Kendi içinde bir değerlendirmeye soktuğumuz zaman ise öne çıkan şarkıcılar var. Bunların dışında kalanlar ise yaptıkları işin görsel kısmına biraz daha vakit ve para harcamaları gerekiyor. Dünya hızla değişiyor, müzik hızla değişiyor, sahne de aynı şekilde büyük değişimlere uğruyor. Bu da müzik sektörü için çalışan şarkıcıların veya prodüktörlerin bu değişime ayak uydurmaları gereksinimini doğuruyor. Bir gün mutlaka bizim de sahne şovuna şarkıları kadar önem veren şarkıcılarımız olacaktır ve eminim ki bu isimler en azından Avrupa çapında da tanınan isimler olacaktır. Ülkenin içine sürüklendiği buhran yüzünden Eurovision’a katılıp kendimizi gösteremiyoruz. Bari kendi başımıza bir şeyler yapmaya çalışalım. Herkese müzik dolu iyi seyirler…
Elbette ki Türkiye’de yetişmiş şarkıcıların başarılarını yurt dışına göre kıyaslamak son derece yanlış. Kendi içinde bir değerlendirmeye soktuğumuz zaman ise öne çıkan şarkıcılar var. Bunların dışında kalanlar ise yaptıkları işin görsel kısmına biraz daha vakit ve para harcamaları gerekiyor. Dünya hızla değişiyor, müzik hızla değişiyor, sahne de aynı şekilde büyük değişimlere uğruyor. Bu da müzik sektörü için çalışan şarkıcıların veya prodüktörlerin bu değişime ayak uydurmaları gereksinimini doğuruyor. Bir gün mutlaka bizim de sahne şovuna şarkıları kadar önem veren şarkıcılarımız olacaktır ve eminim ki bu isimler en azından Avrupa çapında da tanınan isimler olacaktır. Ülkenin içine sürüklendiği buhran yüzünden Eurovision’a katılıp kendimizi gösteremiyoruz. Bari kendi başımıza bir şeyler yapmaya çalışalım. Herkese müzik dolu iyi seyirler…