Türk Pop Müziği’nde yaşanan tıkanma artık iyiden iyiye kendini hissettiriyor. Pek çok yorumcunun, aradığı gibi şarkı bulamamaktan şikâyet ettiği bir dönemdeyiz. Bunu zaten eski şarkıların yeniden yorumlamasıyla gündeme gelen onlarca şarkıcıdan anlamamız gerekiyor. Özellikle Sezen Aksu’nun yeniden söylenmeyen o kadar az şarkısı kaldı ki artık gerçekten tıkandığımızı hissediyorum.
Aslına bakarsanız bu, aynı besteciler ve aynı söz yazarlarına bağlanmaktan kaynaklı bir durum ve tamamıyla kötü bir şey de değil tabii. Herkes bu topraklarda yetişmiş büyük bestecilerin eserlerini seslendirmek ister. Ancak o büyük bestecilerin yaptığı her şarkıyı, sırf o ismin büyüklüğüne dayanarak alıp söylemek başarılı bir iş çıkarmak için yeterli midir? Binlerce şarkı yazan bu kişilerin ortaya koydukları eserler arasında vasat olanları da vardır muhakkak.
Aslına bakarsanız bu, aynı besteciler ve aynı söz yazarlarına bağlanmaktan kaynaklı bir durum ve tamamıyla kötü bir şey de değil tabii. Herkes bu topraklarda yetişmiş büyük bestecilerin eserlerini seslendirmek ister. Ancak o büyük bestecilerin yaptığı her şarkıyı, sırf o ismin büyüklüğüne dayanarak alıp söylemek başarılı bir iş çıkarmak için yeterli midir? Binlerce şarkı yazan bu kişilerin ortaya koydukları eserler arasında vasat olanları da vardır muhakkak.
Mesela Yıldız Kaplan geçtiğimiz hafta bir Şehrazat çalışması olan ‘Söz’ ile yeni albümünün müjdesini verdi. Yıldız Kaplan’ın bundan çok daha güçlü bir şarkıyla geri geleceğini düşünmüştüm zira ‘Söz’ ne söz ne de beste olarak başarılı bir şarkı. Türk Pop Müziği’ne ‘Kıyamam’, ‘Yaz Yaz Yaz’, ‘Su Gibi’, ‘Sürgün’ vb. efsaneleşmiş eserler kazandırmış olan Şehrazat’ın ‘Abayı Yaktım’, ‘Uçacaksın’ ve son olarak bahsettiğim ‘Söz’ gibi neredeyse sırf popüler olsun diye yapılmış eserleri de var. Yıldız Kaplan ikinci kısımdaki gibi bir eser seçip öyle çıkmayı seçmiş.
Dediğim gibi, bu gayet anlaşılır. Herkes elbette ki bir Sezen Aksu, bir Aysel Gürel, bir Şehrazat şarkısı söylemek ister ama bu topraklarda yaşayan ve kendince bir şeyler karalayan o kadar çok söz yazarı ve besteci var ki bence bunları da değerlendirmenin vakti geldi de geçiyor bile. Mesela, Sezen Aksu’nun zaten tam kıvamında seslendirdiği ve Türk Pop Müziği’nin hazinesi olan eserlerini başkalarından duymak istemiyorum artık. En son Ebru Polat’ın ‘Günaha Davet’i söylemesi gibi mesela…
Dediğim gibi, bu gayet anlaşılır. Herkes elbette ki bir Sezen Aksu, bir Aysel Gürel, bir Şehrazat şarkısı söylemek ister ama bu topraklarda yaşayan ve kendince bir şeyler karalayan o kadar çok söz yazarı ve besteci var ki bence bunları da değerlendirmenin vakti geldi de geçiyor bile. Mesela, Sezen Aksu’nun zaten tam kıvamında seslendirdiği ve Türk Pop Müziği’nin hazinesi olan eserlerini başkalarından duymak istemiyorum artık. En son Ebru Polat’ın ‘Günaha Davet’i söylemesi gibi mesela…
Bu konuda en çok takdir ettiğim isimlerden biri Ferhat Göçer. Hem büyük söz yazarı/bestecilerin eserlerini söylüyor, hem de adı daha duyulmamış amatör isimlerin eserlerini seslendiriyor. Çeşitten ve farklılıktan kimseye zarar gelmez. Bir sürü şarkıyı yazıp bestelemiş Fettah Can ve Alper Narman ikilisi de mesela Emel Müftüoğlu’nun piyasaya kazandırdığı isimler arasında. Bir şekilde araştırıp çok değerli sözler yazmış insanlarla çalışabilir şarkıcılarımız. Beste bulamamaktan yakınmak yerine bu şekilde bir yolla gayet başarılı işlere imza atabilirler.
Amatör bir söz yazarı olarak ben de gayet sözlerimin bestelenmesini ve söylenmesini isterim. Şiirselliğinden bir şey kaybetmeden bestelenebilecek eserler üreten yüzlerce insan var bu ülkede. Bunların bir şekilde değerlendirilmesi ve o güzel sözlerin bir şekilde gün ışığına çıkması gerekiyor. Bu şekilde, söylediklerinizi sunduğunuz kesimden direkt olarak gelen eserler elde etmiş olursunuz ve bence başarı kaçınılmaz olur. Nitekim bu sözler tam da halkın içinden, tam da halkı anlatan, bütün sırça köşklerin duvarlarını yıkmış sözlerdir.
Aysel Gürel’in ‘Abone’siyle 90’larda muhteşem bir furya başlamıştı ve Türk Popunun tıkanıklığı giderilmişti. Şimdilerde yeniden böyle çığır açıcı bir şeyler, söz yazarı ve besteciler konusunda bir devrime ihtiyacımız var. Hangi albümü açsak aynı isimleri görmekten sıkılacağımız zamanlar çok yakındır. Türk Pop Müziği’nin geçmişini asla ve asla unutmadan yeniliklere ihtiyacı var. Görüp bekleyeceğiz neler olacak…
Amatör bir söz yazarı olarak ben de gayet sözlerimin bestelenmesini ve söylenmesini isterim. Şiirselliğinden bir şey kaybetmeden bestelenebilecek eserler üreten yüzlerce insan var bu ülkede. Bunların bir şekilde değerlendirilmesi ve o güzel sözlerin bir şekilde gün ışığına çıkması gerekiyor. Bu şekilde, söylediklerinizi sunduğunuz kesimden direkt olarak gelen eserler elde etmiş olursunuz ve bence başarı kaçınılmaz olur. Nitekim bu sözler tam da halkın içinden, tam da halkı anlatan, bütün sırça köşklerin duvarlarını yıkmış sözlerdir.
Aysel Gürel’in ‘Abone’siyle 90’larda muhteşem bir furya başlamıştı ve Türk Popunun tıkanıklığı giderilmişti. Şimdilerde yeniden böyle çığır açıcı bir şeyler, söz yazarı ve besteciler konusunda bir devrime ihtiyacımız var. Hangi albümü açsak aynı isimleri görmekten sıkılacağımız zamanlar çok yakındır. Türk Pop Müziği’nin geçmişini asla ve asla unutmadan yeniliklere ihtiyacı var. Görüp bekleyeceğiz neler olacak…